top of page

Film Analizi: Mustang - Baskının Gölgesinde Büyümenin Hikâyesi

Mustang film analizi
Mustang - (2015)

Fransız - Türk yapımı olan Mustang (2015), Deniz Gamze Ergüven’in yönetmenliğinde bir taşra kasabasında büyüyen beş kız kardeşin özgürlük, kadınlık ve patriyarka kıskacında geçen hikâyesini ele alır. Film, yalnızca toplumsal baskının bir eleştirisi değil, aynı zamanda genç kadınların masumiyetini ve bu masumiyetin sistematik şekilde nasıl çarpıtıldığını da gözler önüne serer.


mustang film incelemesi
Toplum ve Baskı Olmadığında Kızların Kıyafetleri

Hikâyenin Başlangıcı: Masumiyet ve İlk Çatlaklar

Film, en küçük kız kardeş olan Lale’nin geçmişe dair bir anlatısıyla başlar. “Her şey göz açıp kapayıncaya kadar değişti. Önce rahattık, sonra her şey boka sardı,” cümlesi, hikâyenin gidişatının trajik bir sona gideceğine dair bir ipucu verir. Lale, bu sözlerle izleyiciyi hikâyenin içine çeker ve ilk sahnelerde kızların neşeli, özgür yaşamlarına tanıklık ederiz. Özellikle deniz kenarında diğer çocuklarla deve güreşi oynadıkları sahne, masum bir eğlencenin tasviridir. Fakat hemen sonrasında bu masum eğlencenin nasıl çarpık ahlak anlayışıyla yargılandığını görülür.


mustang film incelemesi
Çocukların Okul Sonrası Eğlenmek İçin Oynadıkları Sahne

Eve döndüklerinde babaanneleri tarafından ahlaksızlıkla suçlanmaları ve şiddete maruz kalmaları, toplumun çocuksu bir masumiyeti nasıl kirlettiğini gözler önüne serer. Bu sahne, ahlakın aslında bireysel özgürlüklerin bastırılmasında kullanılan bir araç olduğunu açıkça ortaya koyar. Dahası, bu baskının bir kadın (babaanne) tarafından uygulanması, patriyarkanın yalnızca erkekler tarafından değil, kadınlar tarafından da içselleştirilip yeniden üretildiğini gösterir.


mustang film incelemesi
Kızların Namuslarının Amca ve Babaanne Tarafından Tartışıldığı Diyalog

Ahlak ve Baskı: Kadının Metalaştırılması

Kızlar üzerindeki baskının arttığı sahneler giderek sertleşir. Amcaları Erol’un, kızları ahlaksızlıkla suçlaması ve onları bekaret kontrolüne götürmesi, toplumun kadını cinsellik üzerinden tanımladığı fikrini güçlendirir. Patriyarkanın cinselliği baskılaması ve tabu haline getirmesi, aynı zamanda her davranışı cinsellikle ilişkilendiren çarpık bir bakış açısını da doğurur.


mustang film incelemesi
Kardeşlerin Toplumun Normlarını Temsil Eden ve Baskıyla Giydirilmiş Kıyafetleri

Bu süreçte ev, bir hapishaneye dönüşür. Kızların dışarı çıkmaları yasaklanır, yemek yapma ve ev temizliği gibi görevler öğretilerek adeta “iyi bir eş” olmaları için yetiştirilirler. Baskıya rağmen kızlardan birinin gizlice evden çıkıp hoşlandığı erkekle zaman geçirmesi, bireysel özgürlük arayışının küçük bir isyanıdır. Ancak bu isyan, toplumun kadınları yalnızca metalaştırılmış birer varlık olarak gördüğü gerçeğini değiştirmez.


Film boyunca bu metalaştırma, en büyük kız kardeşlerin görücü usulüyle evlendirilmesiyle daha da belirgin hale gelir. İlk evlilik, kızın mutluluğu ya da geleceği düşünülmeden yapılır. İkinci kız kardeş ise, ancak kendi sevdiği kişiyle evleneceğini söyler ve gelip istenmesi şartıyla kabul edilir ve bir tür pazarlık malzemesi haline gelir.


mustang film incelemesi
Selma'nın İstemediği Evliliğinin Düğünü

Bozukluk Kavramı: Namus Algısının Yarattığı Etiket

Film boyunca “bozuk” kelimesi, kız kardeşlerin bekaretlerini kaybetme ihtimali üzerinden sıkça vurgulanır ve toplumun kadınların değerini yalnızca bekaretle ölçen baskıcı zihniyetini simgeler. “Bozuk” olmak, yalnızca bireyin davranışlarını değil, aynı zamanda ailesinin itibarını da sorgulayan bir etiket olarak sunulur. Kızların sürekli gözetim altında tutulması, eve kilitlenmeleri ve bekaret kontrolüne zorlanmaları, bu kavramın toplumsal normlar içinde ne kadar köklü bir yer edindiğini açıkça gösterir. Bekaret, bireysel bir durum olmaktan çıkarak, kadının özgürlüğünü ve özsaygısını hiçe sayan bir "namus" meselesine dönüşür.


Bu baskının en çarpıcı örneği, ilk evlenen kız kardeşin gerdek gecesinin ardından çarşafta kan olmaması nedeniyle bekaret raporu almak üzere doktora götürülmesidir. Bu sahnelerde, kadının varlığını yalnızca cinsellik ve doğurganlık üzerinden tanımlayan patriyarkanın en karanlık yüzüyle karşılaşırız. Kızın, doktorun “Bekaret zarınız yerinde, bazen böyle durumlar yaşanabilir” demesine rağmen umursamaz bir tavır sergilemesi, bu çarpık düzeni protesto eden bir sessizlik olarak yorumlanabilir. Patriyarka, bu denetimle yalnızca kadın bedenini kontrol etmekle kalmaz, aynı zamanda kadının bireyselliğini de yok eder. “Bozuk” kelimesi, ahlaki yaftalamanın ötesinde, kadınların toplumsal normlara uymadığı takdirde hızla dışlanabileceğini ve bir tehdit olarak görülebileceğini çarpıcı bir şekilde ortaya koyar.


Umudun ve Hevesin Katledilmesi

Evi terk etmek için kullandıkları yolun fark edilmesiyle hapishaneleri gittikçe daralır. Sonrasında gelen yemek sahnesindeki televizyon sesi ise yaşananların sadece bireysel değil toplumsal yönünü gösterir. Zira televizyonu göremesek de televizyonda konuşan kişi dönemin iktidar partisinden bir siyasetçidir. Konuşmasında kadının toplum içerisinde gülemeyeceği ve iffetli olması gerektiğiyle ilgili ithamlarda bulunur. İronik bir şekilde o sırada kızlar kendi aralarında şakalaşıp gülerler. Ardından ise Amcaları güldüğü için kızlardan Ece’yi masadan kovar.


mustang film incelemesi
Ece'nin İntihar Etmeden Önceki Son Gülüşü

Gülüşünün de elinden alınmasıyla son nefesini de alamayacağını anlayan Ece, silahla kendini öldürür. Tüm bu yaşananlardan sonra evde kalan en küçük iki kardeş Lale ve Nur gitmeye karar verirler çünkü artık kaldıklarında öleceklerini biliyorlardır. Lale, filmin başında kendisine adresini veren öğretmenine gitmeyi planlar. Sonraki sahnede Lale, yine amcasının kardeşi Nur’a tecavüz etmesine şahit olur fakat bu kez durumdan babaannesinin de haberdar olduğunu görür. Babaannesi bu durumun yaşanmaması için sadece amcasını uyarmakla kalır. Sabah olduğunda ise sorunu çözmek için yapılması gerekeni değil Nur’u mağdur edeceğini Nur’a “Hanım oldun artık sen, yakında da evleneceksin” diyerek gösterir ve patriyarkanın mağduru olarak patriyarkaya hizmet eder.


Direniş ve Kaçış: Bir Umut Hikâyesi

Amcası ve babaannesi daha reşit bile olmayan ve amcasının tecavüzüne uğrayan Nur’u, askerlik yaşındaki biriyle evlendirirler. Lale ise artık kaçmak için tüm seçenekleri araştırmaya başlar. Lale, Nur’un evleneceği gece gelenlere kapıyı kilitler ve Nur, dışarıdakilere bu adamla evlenmek istemiyorum diye bağırır. Amcası çok sinirlenir ve bir hapishaneye dönüştürdüğü eve girmek için çabalar. Çıkan karmaşanın gürültüsünü davul zurna ile engellemeye çalışmaları ise kültürün bu durumu bastırmadaki rolünü temsil etmektedir.

mustang film incelemesi
Yasin'in, Lale'ye Araba Kullanmayı Öğrettiği Sahne

Lale kendisine araba kullanmayı öğreten adamı (Yasin’i) arar ve yardım ister. Bu sırada gittikçe gerilen ortam karşısında kardeşler evde arabanın anahtarını bulur ve evden kaçtıklarında ihtiyaçları olacak malzemeleri toplayarak fark edilmeden evden çıkarlar. Arabayla fazla ilerleyemeden ufak bir kaza yapıp arabadan iner ve ağaçlıkların arasında saklanmaya başlarlar. Bir süre saklandıktan sonra Yasin gelir ve onları otogara götürür.

Kızların bu yoz sistemden kaçabilmelerine olanak tanıyan yegâne iki şeyin eğitimi temsilen hocası ve patriyarkanın dışında olup ona araba kullanmayı öğreten Yasin’in olması, bu sistemle nasıl baş edileceğine dair bir önerme sunar. Sonunda kızlar İstanbul’a vararak hocalarının evine gelirler ve var olabilmek için çıktıkları yolda başarıya kavuşurlar.


mustang film incelemesi
Lale ve Nur'un Kaçarak İstanbul'a Gittikleri Sahne

Sonuç

Mustang, yalnızca bir hikâye değil, aynı zamanda toplumsal bir eleştiridir. Kadının toplumdaki yerini sorgulayan, patriyarkanın hem kadınlar hem de erkekler üzerindeki etkisini ele alan film, izleyiciyi derin bir sorgulamaya davet eder. Masumiyetin ve özgürlüğün baskıcı bir düzen tarafından nasıl yok edildiğini gözler önüne sererken, bireysel direnişin ve dayanışmanın önemini de vurgular.


Deniz Gamze Ergüven’in bu cesur yapıtı, yalnızca Türkiye’de değil, dünyanın birçok yerinde kadınların yaşadığı baskıların bir yansımasıdır. Mustang, izleyiciyi hem duygusal hem de entelektüel bir yolculuğa çıkararak, toplumsal adaleti yeniden düşünmeye teşvik eder.


Ege Üniversitesi Psikoloji Öğrencisi

Emirhan USLU

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating
bottom of page