We Need to Talk About Kevin (2011), Lionel Shriver’ın aynı isimli çok satan romanından uyarlanmış ve Lynne Ramsay’in yönetiminde hayat bulan, çarpıcı görsel dili, etkileyici oyunculukları ve derin tematik işleyişiyle dikkat çeken bir psikolojik dram filmidir. Film, annelik, bireysel sorumluluk, travma ve toplumsal çöküş gibi derin ve karmaşık temaları işleyerek izleyiciyi rahatsız edici bir sorgulama sürecine davet eder. Hikâye, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki okul şiddeti sorunu üzerinden bireysel ve toplumsal çöküşü şahsi bir perspektiften ele alır.
Film, izleyiciyi Eva'nın gözünden hikayeye dahil edip, onun perspektifinden baktırmaktadır. Bu da Eva ile empati kurmamıza olanak sağlamaktadır. Eva; Kevin'ın neden cinayet işlediğini, cinayet işlemeye kadar giden bu süreçte neden böyle bir karaktere dönüştüğünü anlamaya çalışmaktadır. Olayları çoğunlukla Eva'nın perspektifinden gördüğümüz için izleyici de Eva gibi Kevin'ın yaptıklarını anlamaya çalışırken ve nedenlerini sorgularken bulur kendisini. Hikaye izleyiciye tüm detayları vermeyerek bir bilinmezlik yaratıp anne çocuk ilişkisinin dinamiklerini muğlak bir durumda bırakmaktadır. Bu da mağdur-suçlu ayrımını yapmamızı engelleyerek sorunların kişiler veya duruma atfedilmesini zorlaştırmaktadır. Kevin, İrlanda kökenli, "güzel doğan" anlamına gelir ve bu adın filmdeki karakterin zorlayıcı davranışlarıyla ironik bir çatışma yaratır. Bu isim tercihiyle belki de film en geniş açıdan bakarsak çocuk yapmanın olası pozitif-negatif sonuçlarına hazır olmadan ve bu sonuçların sorumluluğunu alamayacak durumdayken çocuk sahibi olmanın, hem çocuk hem de ebeveynleri için yaratacağı riskleri göstermektedir.
Hikaye/Tema Gelişimini oluşturan en önemli üç sahne
Hikaye gelişimini sağlayan ilk ve en önemli sahnelerden biri olan Eva'nın Franklin ile cinsel birliktelik yaşadıkları sahnede; Franklin, Eva'ya korunmayı kastederek "Güvenli mi?" sorusunu sorar ve Eva "Hayır." cevabını verir. Bunun ardından Eva'ya devam etmek için "Emin misin?" diye sorduğunda, Eva cevap vermeyerek bu konudaki hazırlıksızlığını bize ilk defa gösterir. Hemen sonrasında da Eva'nın Kevin'a hamile kaldığını mikroskobik bir hücre bölünmesi sahnesi ile görürüz. Bu sahne ile Eva'nın bu çocuğu isteyip istemediğine dair izleyicide soru işareti oluşur. Ve belki de sorunlu olan anne çocuk ilişkisinin temelinin bu çocuğa hazır olmadan hamile kalmasıyla atıldığı fikrini ortaya koyar.
Hikayenin gidişatı hakkında bize kritik bir bilgi veren en önemli sahnelerden bir diğeri ise çocuk Kevin'ın oyuncak okunu hedef tahtasından çevirerek annesinin bulunduğu pencereye atmasıdır. Bu hareketi ile Kevin'ın annesini hedef aldığını görülür. Ardından sahne Kevin'ın ergenlik dönemine geçer. Bu kez Kevin gerçek bir oku hedef tahtasına atar. Sahnedeki Kevin'ın gözlerine yapılan ekstreme close-up ile gözlerindeki hedef tahtası bize Kevin'ın bir şeyleri hedeflediğini gösterir. Bu sahne ile Kevin'ın yapacağı katliamın içsel hedefinde annesinin olduğunu anlaşılır.
Hikaye gelişimini tamamlayan, filmin son önemli sahnesi ise filmin doruk noktası olan, Eva'nın Kevin ile hapishanede gerçekleştirdiği konuşmadan oluşur. Eva; 18 yıldır taşıdığı, cevap bulamadığı soruların en önemlisini Kevin'a sorar: "Neden?". Kevin da "nedenini bildiğimi sanırdım şimdi emin değilim" diye cevaplar. Filmde Kevin'ın esnemeyen duruşunun kırıldığı, bir çıkmaza düştüğü ve duygu belirtisi gösterdiği ilk sahne budur. Bir annenin çocuğu rahatsız edici davranışlar sergilediğinde çektiği zorluklar, üstüne binen sorumluluklar ve çocuğunu anlama çabası gösterilir. Bu sahnenin sonunda, film boyunca anneliğini benimsemekte zorlanmış olan Eva, Kevin'ı her şeye rağmen kabul ettiğini ona sarılarak gösterir ve belki de karakterler arasında ilk defa gerçek bir bağ oluşur. Eva'nın bu bağı kurmaya hazır olduğu, Kevin'ın yeni odasını düzenleyip, kıyafetlerini ütülediği sahnede gösterilmiştir.
Eva ve Kevin’ın Karakter Gelişimi
Eva, Kevin dünyaya gelmeden önce, hamilelerin katıldığı bir etkinlikte ve yanından geçen neşeli çocukları izlerken son derece mutsuz ve yorgun bir görünüm sergilemektedir. Bu durum Eva'nın anneliğe hazır olup olmadığı konusunda şüphe uyandırmaktadır. Kevin'ın bebekliğinde dahi onu sevememesinin nedeni, hazır olmadan anne olması ve bu yüzden sağlıklı bir bağ kuramaması olabilir.
Kevin bebeklikten çocukluğa geçiş sürecinde, Eva'nın tüm sevgi ve bağ kurma çabalarına huysuz ve isteksiz bir tutumla karşılık vermektedir. Eva bir sahnede bebek Kevin'a, kendisi doğmadan önce çok mutlu olduğunu ama artık her gün Fransa'da olmayı dileyerek uyandığını söylemektedir. Eva'nın Kevin ile bağ kuramamanın ve onu sevememenin yarattığı etkiyle mutsuzluğu derinleşirken, Franklin ise Eva'nın durumu abarttığını düşünerek onu yalnız bırakmaktadır.
Kevin çocukluk döneminde bilinçli olarak annesine zorluklar çıkartmakta ve aralarındaki bağın oluşmasını engellemektedir. Annesinin odasını boyaması ve tuvalet eğitimi konusunda yarattığı zorluklar, Eva'nın Kevin'ı sevme çabasını zorlaştırmaktadır. Ergenlik döneminde Kevin, annesine karşı doğrudan düşmanca ve alaycı bir tavır takınmaktadır. Eva ise hala geleneksel yollarla bağ kurma çabasını sürdürmekte, fakat Kevin bu çabaları samimiyetsiz bularak reddetmektedir.
Kevin'ın kardeşinin gözünü yaralaması ve evcil hayvanını öldürmesi gibi olaylar sonrasında Eva, oğlundan korkmaya başladığı için kendisini ve küçük kızını Kevin'dan koruma çabası, aralarındaki kopukluğu derinleştirir ve bu durum Franklin ile olan evliliğinin boşanmayla sonuçlanmasına neden olur. Katliam sonrası hayatı alt üst olan Eva, düzenli olarak hapishaneye Kevin'ı ziyarete gitmektedir. Katliamın ikinci yıldönümünde gerçekleşen görüşmede Kevin, annesinin "Neden?" sorusuna "Nedenini bildiğimi sanırdım şimdi emin değilim" cevabını vermekte ve ardından karakterler arasında ilk kez gerçek bir duygusal bağ kurularak ilişkilerinin farklı bir zemine geçmesiyle film biter.
Sinematografi
Filmde sürekli kırmızının tonları kullanılarak, karanlık bir atmosfer yaratılır ve bize gelecek olan büyük bir katliamın haberciliğini yapar. Buna örnek olarak film; kırmızı renkli ağaç yapraklarını gösterdiği bir sahneden sonra yine kırmızı renkli olan okul kapısını açmaya çalışan kurbanlardan birini gösterip, sahneler arası geçiş ile kırmızının kötü bir beklenti oluşturmasını sağlar. Kırmızı renk ile bizde kanlı bir katliamın geleceği beklentisini oluşturan film birçok sahnede kırmızıyı sıkça kullanarak bu beklentiyi pekiştirir. Ayrıca filmde neşe, sevinç ve bilinçdışında özgürlüğü temsil eden sarı tonlarının hakimiyeti görülür. Filmde birçok sahnede sarı olan unsurlar kırmızı ile kaplanarak veya boyanarak neşeli durumun son bulacağını izleyiciye işaret eder.
Film iki sahneyi bize karakter gözünden gösterir, bunlardan birincisi filmin başında ve sonunda gösterilen bahçe kapısına ilerlerken perdenin hareket ettiği, bahçeden fıskiye seslerini duyduğumuz ve bizde bahçedeki bir durum için merak uyandıran Eva'nın gözünden gördüğümüz sahne. Ardından mutfak masasındaki kız kardeşe doğru ilerleyen, bu kez ise Kevin'ın gözünden gördüğümüz ikinci sahneyle film bize belki de Eva ve Kevin ile empati kurmamızı salık verir.
Ses/Soundtrack
Film ses kullanımını ustaca yaparak izleyiciyi şartlayarak beklenti oluşturur. Bilinçdışında bu beklentinin oluşması fıskiye sesi örneğiyle açıklanabilir. Filmde fıskiye sesinin duyulduğu her sahnenin devamında olumsuz bir senaryo gösterilir. İlk olarak yükselen fıskiye sesinin ardından Kevin'ın annesinin odasını boyayarak mahvettiği, ikinci olarak yine fıskiye sesinin ardından küçük kardeşin hamsterının öldüğü sahneler ile fıskiye sesi kötü bir olayla eşleştirilir. Son olarak Eva'nın gözünden gösterilen ve bahçe kapısına doğru ilerlenen sahnede de fıskiye sesinin duyulması kötü bir olayın yaşanmış olduğunu düşündürür.
Ses kullanımıyla ilgili bir diğer teknik ise mekanik ses kullanımıdır. Film sürekli olarak mekanik sesler (zımparalama sesi, iş makinesi, çim biçme makinesi, vb.) kullanır. Bu sesler, katliamın yaşandığı anda itfaiye ekiplerinin kapı kilidini kestikleri sahnede çıkan mekanik sese aşinalık kazandırır. Eva unutmak istediği katliam gecesini, bu uyarıcı sesler ile olaydan sonra sık sık hatırlamak zorunda kalır.
Kurgu
Filmin kurgusu gereği anlatılan hikaye çizgisel bir zaman akışı içerisinde olmayıp izleyicide merak uyandırmak amacıyla sürekli zamanda ileri ve geri atlamalar yapar. Bu atlamalar ile akıcılığı ve duygusal derinliği besleyen kurgu izleyicide sürekli olarak neden sonuç ilişkisi kurma ihtiyacı yaratır. Bu neden sonuç ilişkileri sayesinde film anlatıdan kopulmasını zorlaştırır. İzleyici bu kurgu ile olayları parça parça bir araya getirerek Eva'nın içsel dünyasını derinlemesine keşfetme imkanı tanır.
Sonuç
We Need to Talk About Kevin, yalnızca bir annenin oğluyla olan karmaşık ilişkisini değil, aynı zamanda bireysel sorumluluk ile toplumsal yargılar arasındaki ince çizgiyi de ustalıkla ele alan bir yapım. Film, izleyiciyi hem Eva’nın trajedisine hem de Kevin’ın karanlık dünyasına yakından bakmaya zorlayarak, empati sınırlarını yeniden değerlendirmeye davet ediyor.
Bu film, yalnızca görsel ve işitsel bir deneyim değil, aynı zamanda izleyiciyi kendisiyle yüzleşmeye çağıran bir psikolojik yolculuk sunuyor. Annelik, bireysel ahlak, toplumsal sorumluluk ve suç kavramlarını sorgulayan yapım, sinemanın gücünü bir kez daha gözler önüne seriyor.
Yazar
Emirhan USLU
Ege Üniversitesi Psikoloji Öğrencisi
Comments