Scott McGehee ve David Siegel tarafından yönetilen What Maisie Knew, ebeveynlik sorunlarını ve çocuklar üzerindeki etkilerini işleyen güçlü bir anlatı. Film, ebeveynlerinin bencil tutumları arasında sıkışan altı yaşındaki Maisie’nin duygusal arayışını gösterir.
Ebeveynlerin Bencil Yaklaşımı ve Maisie’in İzolasyonu
Filmin başlangıcından itibaren, Maisie'in annesi Susanna ve babası Beale’in, birbirlerine karşı duydukları öfkenin çocuğun ihtiyaçlarını -özellikle duygusal bağ- gölgede bıraktığı net bir şekilde görülür. Susanna, bencil ve narsist bir rock yıldızı olarak kendi kariyerine ve sosyal yaşamına odaklanırken, Beale iş odaklı hayatı içinde çocuğuna pek ilgi göstermeyen bir baba figürüdür. Filmdeki birçok sahnede, ebeveynlerin Maisie’yi sürekli bir kenara itip, kendi gündemlerine odaklandıklarını veya birbirleri ile çatışmalarını görüyoruz. Öyle ki Maisie’de artık bu durumu normalleştirmiş bir izlenim görüyoruz. Bir anı havasındaki filmin ilk sahnelerinden bazılarında, Maisie siparişi getiren pizzacıya bahşiş vermek için odasına gidip geri döndüğü ve kendisine sandviç hazırladığı sahnelerde, ebeveynlerinin arka planda yer yer artan ve azalan şiddetlerde tartıştıkları ve Maisie’yi ihmal ettikleri görülür.
Bu sahneler ve filmin büyük çoğunluğunda, renk paleti dikkat çeker; Maisie’nin giydiği canlı sarı ve kırmızı tonları, onun çocuk saflığını ve neşesini temsil ederken, ebeveynlerin çevresindeki gri ve soğuk renkler, onların duygusal eksikliklerini ve ihmalkârlıklarını simgeler. Bu durumu ebeveynlerinin boşanma davası öncesinde Maisie ile bakıcısı Margo kıyafet seçerken de görürüz. Margo Maisie’den giymesi için sarı ve gri renkteki iki kıyafet arasından seçim yapmasını ister. Maisie sarı olanı seçer fakat o esnada içeri giren annesi aceleleri olduğunu belirterek koyu tonlarda kıyafetleri giymesini söyler. Film ebeveynlerinin, neşeli ve sevecen bir mizaca sahip olan üzerindeki olumsuz etkilerini kıyafetlerin renkleri üzerinden de bize gösterir.
Manipülasyon ve Çocukluk Masumiyetinin İstismarı
Susanna, mahkemede Maisie'yi babasına karşı kullanmaya çalışır. Mahkeme öncesinde Maisie’den, babasının eskiden ona şiddet uyguladığını hatırlatır ve Maisie’nin yaşadığı en büyük travmatik olaylardan biri olduğunu iddia ettiği bu olayı mahkemede anlatmasını ister. Fakat Maisie bu olayı hatırlamaz. Annesi gerçekten çocuğunu düşündüğü için değil mahkemede haklı çıkmak için onun çocukluk masumiyetini istismar etmeye çalışır.
Maisie’nin sessiz tepkileri ise, her şeyi kabullenir gibi bir tavır takındığını gösterir. Bu, film boyunca süregelen bir motif haline gelir: Maisie hiçbir şeye aşırı tepki vermez, her şeye "okey" der ve kabullenir. Bu, onun duygusal olarak içe kapanışının ve savunmasızlığının bir yansımasıdır. Öyle ki mahkemedeki sahnelerden birinde Maisie, demir parmaklıkları hatırlatan bir dekora tutunarak uzaktaki onunla ilgilenmeyen babasına bakar. Ardından ise avukatıyla konuşan ve yine kendisiyle ilgilenmeyen annesini görürüz. Sahne bize, ilgisiz ebeveynlerinin arasında hapsolmuş bir çocuğu resmeder.
Maisie’nin Duygusal Yalnızlığı ve Sembolizm
Filmde Maisie’nin yaşadığı duygusal yalnızlık, yalnızca annesinin değil babasının da onu sürekli ihmal etmeleri ve kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmesiyle daha da belirginleşir. Ebeveynlerinin boşanması sonrası Maisie’nin velayeti babasına verilir. Sonraki sahnelerden birinde babasının, annesi tarafından Maisie'ye gönderilen çiçekleri fark ettirmeden çöpe atması, annesini yok sayma çabasıdır. Ancak bu davranış, Maisie'nin duygusal ihtiyaçlarını düşüncesizce görmezden gelerek onu düşünmediklerini gösterir ve yalnızlığını derinleştirir. Maisie’nin gizlice çiçekleri çöpten çıkarıp saklaması, ebeveynlerinin ihmallerine ve yok saymalarına karşı bir kabullenmeyiş olarak yorumlanabilir. Bu küçük detaylar, Maisie’nin sessiz bir şekilde kendi dünyasında yaşadığı mücadelesini gösterir. Ebeveynlerinin ilgisizliğime rağmen Maisie, hep ebeveynlerinden gelen samimi ilgi için bekleyiş içerisindedir.
Ebeveynlerin Yokluğunda Sağlanan Duygusal Bağlar
Boşanma sonrası babasının yanına yerleşen Maisie, kendisiyle ilgilenen ve duygusal bir bağ kuran bakıcısı Margo’nun da geldiğini ve babasıyla ilişkisinin olduğunu görür. Mahkeme kararı gereği belirli günlerde annesinin belirli günlerde babasının yanında kalan Maisie. İhtiyaç duyduğu ilgi ve sevgiyi ebeveynlerinden bulamamaya devam eder. Fakat zamanla, annesinin yeni eşi olan Lincoln ile Margo, Maisie’nin gerçek anlamda sevgi ve ilgi gördüğü kişiler haline gelir. Margo ve Lincoln’ün Maisie ile olan ilişkilerinde gösterdikleri şefkat, Maisie tarafından da karşılık bularak filmin merkezinde yer alır ve bu ilişkiler izleyiciye Maisie’nin duygusal kurtuluşunu gösterir.
Bu sahnelerde sinematografi, sıcak renk tonlarıyla Maisie’nin bu kişilerle olan bağının ne kadar sağlıklı olduğunu vurgular. Özellikle sarı ağırlıklı tonların hâkim olduğu sahnelerde, Maisie’nin gerçek bir aidiyet hissettiği ve güven içinde olduğu anları izleriz. Margo ve Lincoln’ün Maisie ile oyun oynadığı sahnelerde, kameranın açısı genellikle daha geniştir ve bu da Maisie’nin daha ferah bir ortamda olduğunu simgeler. Karakterler arasındaki fiziksel yakınlık, Maisie’nin onlara karşı duyduğu güveni pekiştirir. Üvey ebeveynlerin yer aldığı sahnelerdeki rahat ve hafif müzik, izleyiciye Maisie'nin kendini güvende ve huzurlu hissettiğini hissettirir.
Bu bağlamda, Lincoln ve Margo’nun Maisie’ye sağladığı güvenli liman, onun biyolojik ebeveynlerinin eksik bıraktığı şeyi tamamlar. Maisie, bu iki yeni figürde sevgi, ilgi ve güven bulur. Bu bağ, izleyiciye ebeveynliğin sadece biyolojik değil, duygusal bağlarla da kurulduğunu, hatta duygusal bağın daha büyük bir ihtiyaç olabileceğini gösterir.
Maisie’nin Duygusal Kopuşu ve Kapanış
Filmin sonlarına doğru, Maisie’nin ebeveynleriyle olan bağlarının tamamen koptuğunu görürüz. Susanna, bir konseri olduğu için Maisie’yi Lincoln’ün çalıştığı barın önüne bırakıp gider. Ancak o gün Lincoln’ün izinli olduğunu bilmez ve Maisie, tanımadığı insanlarla bir gece geçirmek zorunda kalır. Bu sahnede, Maisie’nin gözlerinden ilk kez yaş döküldüğünü görürüz. Bu an, Maisie’nin annesiyle olan duygusal kopuşunu simgeler. Maisie’nin sessiz kabullenişi artık yerini çaresiz bir gözyaşına bırakır. Bu sahnenin çekimlerinde kullanılan düşük ışık, çocuğun duygusal karanlığını ve çaresizliğini görsel olarak da destekler.
Filmin final sahnesinde, Maisie'nin üvey ebeveynleri Margo ve Lincoln ile birlikte bir yazlık eve gitmesi ve burada huzur bulması, filmin en umut verici anıdır. Maisie, sonunda gerçek sevgi ve ilgi bulduğu bir ortamda mutluluğu yakalar. Gördüğü ilgi ve sevgiden gayet memnun ve mutlu olan Maisie annesinin kendisi için teklif ettiği konser turunu sonraki gün Margo ve Lincoln ile tekneye bineceklerini söyleyerek reddeder. Narsistik tutumları olan annesi için beklenmeyen bu karar, başta şaşkınlık sonrasında ise öfke yaratır. Fakat yaşanan duruma kendisinin neden olduğunu fark eder ve belki de ilk kez Maisie’ye saygı duyar ve onun isteğini yerine getirerek üvey ebeveynleri ile kalmasına izin verir.
Ertesi gün tekneye binmek için hazırlandıkları sahnede, Maisie’nin neşeyle güldüğünü ve mutlu olduğunu görürüz. Bu sahnedeki geniş açılı çekimler, Maisie’nin, duygusal anlamda onu beslemeyen ve sürekli çatışma içerisindeki ebeveynlerinin ona hissettirdiği hapsolmuşluk hissinin yerini özgürlüğün aldığını simgeler. Tekne ile yeni bir duruma geçişi temsil eden film, Maisie’nin artık kendi duygusal dünyasında güvenli bir limana sahip olduğu mesajı verilir.
Sonuç
What Maisie Knew, ebeveynlerin bencillikleri ve ihmalkârlıklarının çocuklar üzerindeki yıkıcı etkilerini duygusal derinlikle sunan bir film. Ortak ebeveynlik kavramını farklı bir boyutta inceleyen film, ebeveynliğin ne olduğunu ve kimin ebeveyn olarak adlandırılması gerektiğini sorgular. Filmin sinematografisi ve ses tasarımı, Maisie’nin içsel dünyasını izleyiciye başarılı bir şekilde aktarır. Görsel semboller, renk paleti ve kamera açıları, Maisie’nin yalnızlık ve duygusal kopukluk yaşadığı anları vurgularken, üvey ebeveynleriyle bulduğu şefkat ve güven dolu ilişkiyi sıcak ve davetkâr bir şekilde resmeder. Film, ebeveynliğin sadece biyolojik bağlarla sınırlı olmadığını, sevgi, ilgi ve güvenin çocuk gelişimi için ne kadar önemli olduğunu derinlemesine işler.
Ege Üniversitesi Psikoloji Öğrencisi
Emirhan Uslu
Psikoloji, Sinema, Ortak ebeveynlik, Evlilik, Boşanma, İlişkiler, Film, Pskolojik çözümleme
Opmerkingen