top of page

Harlow'un Maymun Deneyi: Bağlanmanın Gücü

Güncelleme tarihi: 5 gün önce


1950'lerin sonlarında psikolog Harry Harlow, bağlanmanın doğasını ve bebeklerin anne figürüne olan ihtiyacını anlamak için çığır açan bir deney gerçekleştirdi. Rhesus maymunlarıyla yaptığı bu deney, yalnızca fiziksel bakımın değil, duygusal yakınlık ve güvenin de gelişim için kritik olduğunu kanıtladı.


Harlow Maymun Deneyi

Harlow, laboratuvar ortamında iki yapay anne yarattı: Tel anne, sert telden yapılmış ancak üzerinde süt şişesi bulunan bir modeldi. Kumaş anne ise süt vermeyen, ancak yumuşak kumaşla kaplı bir modeldi. Yavru maymunun model annelerin olduğu yere götürüldüğünde ilk başta emzirme annesine gidip biberondan süt içtiği görülse de daha sonra kumaş anneye giderek onun yanında kaldığı gözlemlendi. Deney boyunca yavru maymunların çoğu, süt kaynağı olan tel anne yerine yumuşak dokulu kumaş anneyi tercih etti. Korktuklarında ona sarıldılar, onun yanında daha uzun vakit geçirdiler ve fiziksel temasın yalnızca beslenme kadar önemli olduğunu gösterdiler.


Sonrasında deneyde yavru maymunların korktuklarındaki tepkiyi ölçmek amacıyla bir robot tasarlandı. Bu robot, parlayan gözleri, çıkardığı gürültülü sesi ve hareket eden parçaları ile yavru maymunları oldukça korkutabilecek bir robottu. Yavru maymun robotla ilk karşılaştığında her korkan çocuğun yapacağı gibi kaçıyor ve hatta kumaş annenin yanına kaçarak saklanmaya çalışıyordu. Kumaş anneyle etkileşime geçtikçe de korkusu azalarak sakinleşiyor ve hatta onu korkutan robotu merak etmeye bile başlıyordu.


Bu deney, bağlanma teorisini güçlendirerek anne-çocuk ilişkilerinde sevgi ve dokunsal temasın kritik olduğunu ortaya koydu. Yalnızca fiziksel ihtiyaçların karşılanmasının yeterli olmadığını, duygusal güvenin ve sıcaklığın da psikolojik gelişim için vazgeçilmez olduğunu gösterdi. Bu deney gösteriyor ki bağlanma sadece fiziksel ihtiyaçları karşılamaktan ibaret değildir. Duygusal güven ve sıcak temas ebeveyn-çocuk ilişkisinde temel bir ihtiyaçtır.


Harlow’un bulguları, yalnızca maymunların değil, insanların da sevgiye ve güvenli bir bağlanma figürüne ne kadar ihtiyaç duyduğunu kanıtlayan önemli psikolojik çalışmalardan biri olarak tarihe geçti. Ebeveyn-çocuk ilişkilerinde ve erken çocukluk gelişimi üzerine yapılan çalışmalarda büyük bir etki yarattı. Aynı zamanda, erken dönem travmaların çocukların ilerleyen yaşlardaki psikolojisi üzerindeki etkisini anlamamıza da katkı sağladı. Bugün hala Harlow’un çalışmaları, bağlanma bozuklukları, ebeveynlik yaklaşımları ve çocuk gelişimi konularında referans noktası olarak görülmektedir. Özellikle sevgi, ilgi ve fiziksel temasın eksik olduğu durumlarda çocukların psikolojik gelişiminin nasıl olumsuz etkilendiğini anlamamıza yardımcı olmaktadır.


Psikoloji Öğrencisi

Ceren GÖLE

コメント

5つ星のうち0と評価されています。
まだ評価がありません

評価を追加
bottom of page