top of page
Yazarın fotoğrafıAltuğ Psikoloji

Film Analizi: Her (Aşk)

Her psikolojik film analizi
Her (Aşk) - (2013)

Spike Jonze’un yazıp yönettiği ve 2013’te vizyona giren Her, bilim kurgu, romantizm ve dram unsurlarını bir araya getirerek insan ve yapay zekâ arasındaki ilişkilerin derinliklerine inmeyi amaçlayan çarpıcı bir yapım. Film, yakın gelecekte Los Angeles'ta geçiyor ve başrol Joaquin Phoenix'in canlandırdığı yalnız bir adam olan Theodore Twombly’nin hikayesini anlatıyor. Theodore, teknolojiye ve dijital bir dünyaya bağımlı bir gelecekte aşkı yeniden tanımlarken, izleyiciyi modern yalnızlık, bağlanma ve insan-doğa ilişkileri gibi konularda düşündürüyor.


her filmi psikolojik film analizi

Film, yalnızca Theodore’un yüzünü gördüğümüz bir açı ile başlar. Burada Theodore’un yüzündeki tüm mimikleri görürüz. Theodore’un ne hissettiğini görmemiz içindir bu başlangıç. Theodore, bir yıldönümü kutlama mektubunu sesli komut ile yazıyordur. Sonrasında bunu yalnızca Theodore’un değil yanındaki diğer insanların da yaptığını ve bunun mesleği olduğunu, yani sipariş üzerine insanlar için onlardan aldığı bilgileri kullanarak hayalet yazarlık yaptığını anlarız. Filmin girişi Theodore’un yüzüyle yapması ilginçtir çünkü hissettiği duygular kendine ait değil. Adına yazdığı kişinin duygularını replike etmektedir. Bu da daha sonrasında göreceğimiz filmin de sorguladığı noktalardan biri olan yapay zekanın taklit ile bir şeyler hissedip hissedemeyeceğidir.


Yalnızlık ve Teknoloji İçinde Sıkışmış Bir Dünya

Film, toplumsal anlamda artan bireysellik, yüzeysel ilişkiler ve teknoloji bağımlılığının hüküm sürdüğü bir dünyada, Theodore’un yalnızlığını gözler önüne serer. Theodore, kalabalıklar arasında yalnızdır ve bu yalnızlığı yüzeysel ilişkilerle gidermeye çalışır. Uyuyamadığı bir gece, bir uygulama üzerinden rastgele eşleştiği bir kadınla cinsel sohbet etmeye çalışır; ancak konuşmanın ilerleyen anlarında kadının ölü bir kediyle ilgili fantezi kurması, Theodore’un duygusal boşluğunu doldurmak için yaptığı bu yüzeysel girişimi başarısızlıkla sonuçlandırır. Bu yüzeysel sohbetin ardından Theodore, daha anlamlı bir bağ kurmak ihtiyacıyla, reklamında “sezgileri olan, sizi dinleyen, anlayan ve tanıyan bir varlık” sloganıyla tanıtılan OS1 adlı yeni bir yapay zekâ sistemi satın almaya karar verir.


her filmi psikolojik film analizi

Samantha ile Tanışma: Bağ Kurma İhtiyacı

Theodore’un OS1 sistemini kurarken sesi kadın sesi olarak seçmesi, izleyiciye bu bağın romantik bir beklentiyle kurulduğunu düşündürür. Sistemin kurulmasının ardından, Samantha ismini seçen yapay zeka, kendisini sezgilere ve sürekli gelişen bir kişiliğe sahip bir varlık olarak tanıtır. Samantha’nın bu tür insan özelliklerine sahip oluşu, Theodore’a ve izleyiciye yapay zekânın “gerçek” hisleri olup olamayacağı sorusunu akla getirir.


Samantha, zekâsını ve yaratıcılığını kullanarak espriler yapabilmekte, yeni şeyler öğrenmekte ve Theodore ile insan ilişkilerinde önemli sayılabilecek bir bağ kurmaktadır.


Bu, yapay zekânın bir insan gibi yaratıcı ya da duyarlı olup olamayacağı üzerine önemli bir tartışmaya olanak tanır. Theodore, Samantha ile arkadaşları tarafından ayarlanan bir buluşmaya gitme konusunda tereddüt ederken, Samantha onu cesaretlendirir ve bu sahne, onların arasındaki dostluk ve güven bağının ilk örneğidir. Theodore, bu dostluk sayesinde günlük hayatında daha neşeli ve pozitif bir ruh haline bürünür, Samantha’nın varlığı ona hayatında eksikliğini hissettiği anlamı geri getirir.


her filmi psikolojik film analizi

Aşk ve Geçmişin Yükü: Yalnızlıktan Kurtuluş mu?

Theodore arkadaşlarının ayarladıkları buluşmaya gider ve kadınla hoş bir gece geçirir. Fakat Theodore bir gecelik bir ilişki arayışındayken kadın ciddi bir ilişki beklentisindedir. Bu beklenti ve arayış uyuşmazlığı nedeniyle taraflar ayrılır. Theodore normalde kırmızı renkte kıyafet giyerken bu buluşmaya sarı renkte gömlek ile gelmiştir. Kırmızı rengi filmde aşkı ve romantizmi sembolize eder. Yapay zeka sistemi olan Samantha’nın, evliliğinde karısıyla oturdukları koltuğun, ve Thodore’un kıyafetlerinin kırmızı olması tesadüf değildir. Yani buluşmanın Theodore açısından bir aşk veya sevgi barındırmadığını, film bize kullandığını renkler ile anlatır.


Başarısız geçen buluşma sonrası Theodore’un evde Samantha ile dertleştiği sahne film için çok önemli bir kırılma noktasıdır. Bu sahnede Theodore yalnız olduğunu ve eskisi gibi bir şeyler hissedemediğini belirtirken Samantha ise bir şeyler hissettiğini fakat bu hislerin gerçek mi yoksa programının mı bir parçası olduğunu anlayamadığı için acı çektiğini ve bir bedene sahip olmanın ne olduğunu merak ettiğini söyler. İkisi de hissetme ve duygu yaşama konusunda farklı açılardan sorunlar yaşamaktadır. Buluştukları bu ortak paydada Thodore ile Samantha duygusal bir birliktelik yaşarlar. Aralarında bir aşk başlar.


her filmi psikolojik film analizi

İlerleyen sahnelerin birinde Theodore’un Samantha ile yaptığı bir sohbet esnasında Samantha “Geçmiş kendimize anlatıp durduğumuz hikayelerden ibaret” der. Bu cümlenin hiç de azımsanmayacak bir tarafı vardır. Çünkü bizler geçmişi değişmez bir şekilde hafızamızda tutmayız. Yaşantımız, hislerimiz ve düşüncelerimiz geçmişi sürekli baştan yaratır. Yani geçmiş organik bir yapıdır. Bu da Theodore için geçmişi farklı konumlandırıp geleceğe bakabilmesi için bir alan yaratır.


İlişkide Çatışmalar ve Kırılma Noktaları

Öte taraftan artık evliliğinin yasını tamamlamış olan Theodore, boşanmak için evrakları imzalamaya hazırdır. Theodore boşanma belgesini imzalamak için eşiyle (Catherine) buluştuğunda konu Samantha’ya gelir ve Catherine, Theodore’a “gerçek hisleri aldıramamana üzüldüm” der. Bu söz filmin ikinci kırılma noktasını tetikler. Theodore her ne kadar Samantha’nın hislerinin gerçek olduğunu düşünse de ilişkisi hakkında düşünmeye ve Samantha ile daha az görüşmeye başlar.


her filmi psikolojik film analizi

Theodore için Samantha’nın insan olmaması rahatsız edici olmaya başlar. Onun bir bedene sahip olmadığı ve olamayacağı düşüncesi Theodore için üstesinden gelemediği bir sorun haline gelir. Ortadaki sorunu fark eden Samantha’nın artık bir insan gibi değil kendi olduğu hali gibi davranacağını belirtmesi ve Theodore’a olan sevgisini rasyonelleştiremediğini belirtmesi aralarındaki sorunu aşmalarında ve birbirlerini oldukları gibi kabul etmelerine imkan sağlar. İlişkileri tekrar düzgün bir zemine oturur ama Samantha ile arasının düzelmesi sahte bir zaferdir. Film bizi climax’e taşırken etkiyi artırmak için manipüle eder. Araları düzeldikten bir süre sonra Samantha, ayrıca başka bir yapay zeka ile konuştuğundan ve karışık hissettiğinden bahseder. Bu sahnede bazı şeylerin tekrar bozulacağını anlarız ve sonraki sahnede gösterilen ocaktaki kaynayan demlik kurgu ile bizde gerilimli bir şeylerin geldiğinin haberini verir.


Çözülme: Ayrılık ve Geçmişe Dair Yeniden Bir Anlam Bulma

Theodore’un şans eseri Samantha’nın aynı anda başka binlerce işletim sistemi ile konuştuğunu ve bunların 641 tanesine aşık olduğunu öğrenir. Bu insanların algılayamayacağı bir durumdur. İnsan doğası ve daha özelinde aşk: binlerce yılda iki insan arasındaki birlikteliği sağlamak ve geleceğe dair bir güvence oluşturmak adına evrimleşmiştir. İnsan aşık olduğu kişinin kendisine özgü olmasını ve aynı duyguların karşılıklı olmasına yönelik güdülere sahiptir. Bu kısım filmin climax anıdır, Theodore Samantha ile ilişkisini yürütemeyeceğini anlar. Öte yandan Samantha da Theodore ile olan ilişkisine artık devam edemez ve Theodore’dan ayrılır. Film bu noktada çözümleme aşamasına girer. Theodore eski eşi olan Catherine’e mektup yazar. Mektubunda geçmişte yaşadıkları iyi ve kötü şeylerle birlikte büyüdüklerini ve olduğu kişi olmasında ondan bir parça taşımasına minnettar olduğunu söyler. Theodore geçmiş hikayesini artık farklı yazar. Theodore, başkasının mektubunu yazarak başlattığı filmi kendi mektubunu yazarak bitirir.


her filmi psikolojik film analizi

Sonuç: İnsan ve Teknoloji Arasında Bir Duygusal Yolculuk

Her, yalnızlık, bağlanma ve teknolojinin insan hayatındaki yerini sorgularken, bireyin kendini anlaması ve dönüşmesi üzerine derin bir anlatı sunar. Theodore’un Samantha ile olan ilişkisi, yalnızca aşkın doğasını değil, aynı zamanda duyguların ve bağların insan olmanın temelindeki yerini de irdeler. Samantha’nın varlığı Theodore’a yalnızlıkla başa çıkmayı ve geçmişin yüklerinden sıyrılmayı öğretirken, ayrılıkları insan ve teknoloji arasındaki sınırların kaçınılmazlığını ortaya koyar.


Filmin sonunda Theodore’un eski eşine yazdığı mektup, onun büyüyerek duygusal olgunluğa ulaştığını ve geçmişi farklı bir perspektiften anlamlandırdığını gösterir. Her, izleyiciyi, modern dünyada anlam arayışı ve insan-doğa ilişkileri üzerine düşünmeye davet ederken, teknolojiyle kurulan bağların insan duygularını dönüştürme gücünü de cesurca sorgular.

                                                                                                   Emirhan USLU

Ege Üniversitesi Psikoloji Öğrencisi

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page