top of page

Kaygı Bozukluğum mu Var Yoksa Sadece Kaygılı mıyım?




Kaygı bozukluğu ve stres birbirine benzer belirtiler gösterebilir, ancak aralarında bazı önemli farklar vardır. Aslında kaygı, insanlığın varoluşundan beri var olan doğal bir duygudur. Günümüzde psikolojiye olan ilgi arttıkça, bu konu daha fazla konuşulmaya başlanmıştır ve bu durum, bazen insanların doğal bir stres anında bile kaygı bozukluğu yaşadıklarını düşünmelerine neden olabilmektedir. Oysaki stres, günlük yaşamda karşılaştığımız belirli bir olay ya da durum karşısında vücudumuzun verdiği doğal bir tepkidir. Mesela zor bir sınav öncesi, iş yerinde yoğun bir dönem ya da kişisel bir sorunla karşılaşmak gibi durumlarda stres hissedebiliriz. Bu, aslında vücudun bizi zorluklarla başa çıkmaya hazırladığı bir mekanizmadır. Bu süreçte; yemek yememe, baş ağrısı, mide bulantısı, kusma, anlık öfke patlamaları, terleme ve kalp atışlarının hızlanması gibi fizyolojik değişiklikler yaşanabilir. Bu tür belirtiler genellikle geçici olur ve stres kaynağı ortadan kalktığında belirtiler de azalır. Yani, sadece bir durum ya da olayla ilgiliyse ve geçiciyse bu aslında stresin normal bir yanıtıdır. 

Kaygı bozukluğu ise biraz daha karmaşık ve uzun süreli bir durumdur. Kaygılı insanlar, çoğunlukla belirli bir durumdan ya da olaydan değil, gelecekteki belirsiz şeylerden, kötüye gidebilecek durumlardan veya sürekli endişe yaratacak düşüncelerden dolayı kaygı duyarlar. Bu duygular genellikle geçici olmaz. Zamanla devam eder ve çoğu zaman kişinin hayatını etkileyen gerçekçi olmayan korkulara yol açabilir. Kaygı bozukluğu yaşayan bir kişi, hiçbir gerçek neden yokken sürekli bir felaket senaryosu hayal edebilir. Kaygı bozukluğu yaşayan bireyler, bu kaygıları kontrol etmekte çok zorlanabilir ve kaygılarını azaltacak bir çözüm bulmada güçlük çekerler. Kaygı bozukluğunun belirtileri, kişinin işlevselliğini ciddi şekilde etkileyebilir. Örneğin, kişi gündelik aktivitelerini yerine getirmekte zorlanabilir, iş veya okulda odaklanmakta güçlük yaşayabilir ve sosyal ilişkilerinde zorluklar çekebilir. Bu durum hem kişinin ruh halini hem de genel yaşam kalitesini olumsuz şekilde etkiler. 

Stres, dışsal bir kaynağa dayalı bir durumken, kaygı çoğu zaman içsel bir duygu durumunun sonucudur ve belirli bir kaynağa bağlanamayabilir. Yani stresin genellikle bir "neden"i vardır diyebiliriz ancak kaygı bozukluğu, içsel bir duygu ve düşünce yoğunluğu ile ilişkilidir ve bu da kişiyi her an tehdit altında hissettirebilir. Kaygı bozukluğu sürekli hale geldiğinde kişi bu duygularla baş etmekte güçlük çekebilir çünkü kaygıların çoğu gerçeklikten genelde uzaktır ve kişi bu durumdan kurtulmaya çalıştıkça daha da zorlanabilir, baş edemediğinde bastırabilir. 

Sonuç olarak, stres belirli bir olay ya da durum karşısında ortaya çıkan geçici bir tepkiyken, kaygı bozukluğu daha derin, sürekli ve kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkileyen bir durumdur. Kaygının hayatınızı ne ölçüde etkilediğini fark etmek, bununla başa çıkmanın ilk adımıdır.

Dokuz Eylül Üniversitesi Psikoloji Öğrencisi

Ceren Göle

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating
bottom of page